Bu tropik cenneti ziyaretin en güzel zamanı bizim yaz sezonunu baz alarak seçeceğiniz dönemdir. Temmuz, ağustos dönemi Fiji için kış sezonu da olsa gerek kuru mevsim olması ve gerekse makul bir ısı düzeyinde olması nedeniyle (ortalama 25 derece) en güzel gezi imkanını tanıyan dönemdir. Bizim kış dönemi her ne kadar orada yaz dönemi ise de 3-4 derecelik ısı artışının baraberinde yağmurları ve bazen de fırtınaları getirdiğini gözardı etmemek lazım.
Yüzlerce adadan oluşan bu eski İngiliz kolonisinin ana adası Viti Levu’nun doğu kıyısında başkent Suva, batı kıyısında ise uluslar arası hava alanının bulunduğu Nadi şehirleri vardır ki bu nedenle de Nadi, Fiji’ye varış noktasıdır. Ulaşım konusunda tavsiyem Kore Havayolları olacaktır, zira fiyat/fayda dengesi, aktarma programı ve de uçuş planı yönünden diğerlerine göre çok daha uygun imkanlar buradadır. İstanbul’dan çıkış, Seul’deki bekleme süresi (Seul Incheon hava alanında kolay kolay hiçbir hava alanında bulamayacağınız otel sistemi sayesinde yatıp 5-6 saat dinlenip duşunuzu alıp boarding saatinden 10 dk. Öncesinde yeni salonunuzun önünde hazır olacaksınız) İstanbul – Seul uçuş süreniz 9,5 saat gibi. Seul – Nadi uçuşunuz ise 10,5 saati bulacaktır. Dönüşlerde bu sürelere 1 er saat ilave etmeyi unutmayın. Eğer örneğin ağustosta planlayacağınız seyahatin biletini şubat ayında alırsanız böyle bir uçuşu gidiş-dönüş 900.- € civarında halledebilirsiniz.
Bu ülkede şehir gezmekle vakit kaybetmeyin. Hem şehirlerin bir özelliği yok hem de Fiji demek pasifik okyanusu demektir. Kendinizi bir an önce bir adanın sahiline atmayı planlayın. Nadi’nin adası Viti Levu’da gerek nüfus yoğunluğu ve gerekse ticari merkez özelliği ortada pek cazip sahiller bırakmamış durumda.
Adanın diğer adalara açılma noktası olan Port Denerau bir liman bölgesi olup, marinası, alış veriş merkezi ve restaurantlarıyla güzel bir konumdadır. Nitekim bu bölgede onlarca lüks otel yer alır. Ancak burada denizin hayal ettiğiniz gibi olmama hali de vardır ki nedeni de kirlenmedir. Eğer dünyanın öbür ucundan kalkıp gelip havuz başı tatili yapmak istemiyorsanız rotanız diğer yüzlerce ada olmalıdır. Bu konuda en popüler bölgeler ise limana mesafeleri 1/2 saat ile 2 saat arasında değişen (katamaran ile) batıdaki Mamanuca adaları gurubu veya daha kuzey batıda yer alan Yasawa adalar gurubudur. Hani bilgisayarınıza duvar kağıdı yaptığınız palmiye & deniz posterlerinin en güzelleri de işte buralardadır. Ancak Yasawa bölgesine ulaşım 5 saati aşacaktır. Bu arada bu bölgelere yüksek sezonda karşılıklı olarak her gün üç sefer
yapıldığını da belirteyim. Brooke Shields’ i dünyaya tanıtan ünlü Blue Lagoon (mavi göl) filminin Yasawa’larda Tom Hanks’in Cast Away (yeni hayat) filminin ise Mamanuca’larda çekildiğini hatırlatırım. Bizim tercihimiz, birazda yakınlığı nedeniyle Mamanuca gurubunun Malolo adası oldu.
Limandan ayrıldıktan sonra, Paradise island, Beachcomber island, Male island ve Castaway island önümüzdeki duraklarımız. Katamaranımız her birisi önünde duruyor ve adadan gelen küçük teknelere buraların yolcu ve bagajlarını aktarıyor. Çünkü Male adası dışındaki tüm adaların sığ ve riflerden oluşan doğal yapıları büyük teknelerin yanaşmasına izin vermiyor.
Ana adadan ayrıldıktan 2 saat sonra adamız Malolo yakınlarında bizi almaya gelen Tropica Island Resort Hotel’in küçük teknesine biniyoruz. Ada iskelesine yanaşırken iskele üzerinden gelen müzik ve şarkılar hoş bir karşılamanın bizi beklediğinin emaresi. Gerçekten de yaklaşık 10 kişinin şarkılarıyla atlıyoruz iskeleye. Ortam tam bir cennet. Şahane bir sahil, palmiyelerin arkasında yer alan ve tamamen Fiji kültür ve mimarisini yansıtan 12 evin bize ayrılanı 1 numaralı olup, sahilin en başında olanı. Her evin ayrı bir adı, kapısı üzerinde sembolü ve de farklı bir hikayesi var. Fiji’nin her yerinde yüzünde kocaman gülümsemeyle sizi “BULA VİNAKA” (merhaba, hoşgeldin) diyen son derece sıcak ve içten insanlar burada da genel müdürlerinden belboylarına kadar gelip elinizi sıkıyorlar. Evlerin içi geniş ve son derece temiz. Birisi içerde diğeri dışarda 2 ayrı duşunuz var. İster okyanusu ister yıldızları seyrederek duşunuzu yapabilirsiniz. Odanızda TV, müzik seti gibi sesli hiç bir alet yok. Hatta soğutmayı bile tavandaki vantilatör sağlıyor. Hani sadece deniz, güneş ve huzur arıyorsanız kesinlikle doğru adrestesiniz.
Deniz kenarında dört yanı açık bir restaurant var ki kahvaltı ve sonrası tüm yeme içme işleri burada. Uluslar arası mutfak nedeniyle yemek konusinda sıkıntı çekmek olası değil. Restaurant arkasında deniz suyu dolu bir havuz ve çevresi klasik şezlong ve şemsiyeler. Oteldeki en büyük lüks artık olmadığı yer kalmayan internet bağlantısı.
Çevreye bazı tekne turları imkanı da var. Biz bir gün daha önce de bahsettiğim Tom Hanks’in Cast Away filmini çektiği adaya giderek şahane turkuvaz denizde şnorkel yaptıktan sonra (denizin altı anlatılamaz, rengarenk bir sürü tropik deniz balıkları ve doyumsuz mercanlar) yüzerek adaya da çıktık. Adada yaşam yok ve gerçekten çok güzel. Bembeyaz kumların üzerinde bulduğum bordo & beyaz renkli mercan parçası da güzel bir hatıra oluyor bana. Bir diğer günde de kaldığımız adanın arka tarafına yine tekneyle geçerek (adada kara yolu yok) bir köyü ziyaret edip yerli halkla sohbet edip, ufak tefek el eşyaları alış verişi yapıyoruz. Fiji köylerinde ilginç gelenek ve kurallar var. Bir defa her köyün bir şefi var ve büyük saygı görüyor. Sizin de bir köyü ziyaret ederken şapka giymemeniz (çünkü şapkayı sadece şef giyer) ve kollarınızda askılı bir çanta taşımamanız rica ediliyor. Kolların serbestliği özgürlüğün sembolü imiş.
Böylece rüya gibi 4 günü tamamlıyoruz. Yine tüm otel personeli müzik ve şarkılarla aynı karşıladıkları gibi uğurluyorlar bizi. Artık otel tarihinin ilk Türk konukları olduğumuzdan mıdır, bizi sevdiklerinden midir bilmem bize hoş bir ahşap pano hediye ediyorlar. Üzerinde kaldığımız evin adı ve sembolü ile isimlerimiz yazılı. Çok duygulanıyor ve bu tür seyahatlerde hep çantamızda bulundurduğumuz bir nazar boncuğunu da biz onlara hediye ediyoruz. Resepsiyonun bembeyaz arka duvarına yakıştığını da söylemeliyim bu arada. Böylece ana adaya geri dönüp biraz da hareketli hayata katılarak bu defa hava alanı ile Port Denerau arasında deniz kenarında yar alan mütevazi Smuglars Cove Beach Hotel’ i seçiyoruz. Akşamları limanın marinası keyifli ve özellikle Hard Rock Cafe Fiji’de bir akşam yemeği yemeden geçmeyin derim. Menü ve tarz klasik Hard Rock ama hem personel harika hem de her gece saat 20.00 de hep beraber masaların üstüne çıkıp klasik YMCA müziğiyle yaptıkları dans görülmeye değer. Marina aynı zamanda alış veriş severlere de hitap ediyor.
Bu bölgede de 3 gece geçirdikten sonra diğer güney pasific adalarına yönelmek üzere ayrılıyoruz bu güzel ülkeden.
Tonga’da görüşmek üzere…
Tongaya basmıyalım 🙂