Dünya üzerinde hava,deniz ve demir yolu ile ulaşılamayan kaç ülke vardır diye bir soru yöneltsem, cevabınız nasıl olurdu acaba ? Düşünüyorum da Avrupa’nın bu küçük ülkesinden başkaca bir yeri ben bulamıyorum bir türlü. İspanya ve Fransa arasında doğal bir sınır oluşturan Pirene’lerin zirvesinde adeta sıkıştırılmış bir bölge gibi duran bu ülkeye sadece kara yolu ile ulaşılabiliniyor. İspanya yönünden en yakın hava alanı yaklaşık 200 km. mesafedeki Barcelona. Fransa tarafına baktığınızda ise biraz daha yakın gibi görünen Perpignan var. Sevgili Avrupalılar bir yandan hak, hukuk, adalet dersleri verirken diğer yandan da para aklama, vergiden kaçma gibi kaçış yolları yaratmayı da ihmal etmiyorlar. İşte Avrupa’nın çamaşır makinelerinden birisi de Andorra. Ülkenin başkenti Andorra La Vella adeta bir açık freeshop. Vergisizlik cenneti olan bu şehirde elektronikten giyime, tütün ve alkol ürünlerinden ev tekstiline aklınıza ne geliyorsa gerçekten de oldukça avantajlı fiyatlarla satılıyor. Halkın çoğunluğu İspanyolca konuşuyorsa da Fransızca da geçerli diğer dil oluyor. Geleneksel güneyli nezaketi ve samimiyeti burada da etkili. Ancak şehirdeki kısıtlı restaurantların yanındaki onlarca mağaza yine de biraz tuhaf geldi bize. Sanki “aman yemekle vakit kaybedilmesin, herkes alış veriş yapsın” gibi. Andorra tahmin edeceğiniz gibi vergi cenneti özelliği, bankacılığı ve güzel bir kış sporları merkezi olmasıyla turistleri cezbeden bir ülke.
İspanya’da 1 mayıs işçi bayramı iki günlük bir tatil imkanı sağlıyor. Bunu bir de hafta sonu tatiliyle birleştirince ortaya çıkan 5 günü değerlendirmek için Madrid’e uçup, 3 ay için burada olan sevgili oğlumla buluşarak bir baba-oğul tatili ile özlem giderme fırsatı yarattık. Oğlum Tunca 3 aya yakın bir sürede gezgin bir babanın oğlu olmanın hakkını vererek İspanya’da ayak basılmadık yer bırakmadığından onun içinde cazip olacak bir yer ararken geldi aklımıza Andorra. Kiralık bir araba ile 5,5 saatte vardık Andorra La Vella’ya. Şimdi size komik bir şey söyleyeyim mi ? Andorra Türk vatandaşlarından vize istemiyor. 🙂 Herhalde bir uçaktan paraşütle atlamanız gerekiyor bu avantajı kullanabilmeniz için. Andorra’ya vardığımız tarih mayısın başı olmasına rağmen kayak merkezinin henüz bir kaç gün önce kapılarını kapatıp sezonu tamamladığını öğreniyoruz. Yani kayakçılar burada uzun süren bir sezon olduğunu not alabilirler. Şehrin ortasından güçlü ve hızlı akan nehir aslında güzel bir hava katıyor şehire. Otel sayısı yeterli ve oda fiyatları da vergisizlikle uyumlu yani uygun diyebiliriz. Şehrin göbeğinde yer alan ve Avrupanın en büyüğü olduğunu savunan, hakikaten de büyük görünen bir termal spa var. Açık, kapalı havuzlarıyla oldukça keyifli bir yer. Özellikle alış veriş sonrası yorgunluğunun atılmasında dış havuzları tavsiye ederim. Hava ne kadar soğuk olursa olsun yaklaşık 40 derece olan termal suyun içinde yatıp karlı Pirene’leri seyretmek gerçekten keyifli.
Gün içinde ,ortasından geçen nehrin iki yamacına kurulu şehrin üst bölümünde yer alan yürüyüş parkurunu denemek hem şehri yukarıdan seyretmeyi ve hem de doğanın içinde güzel bir trekking yapmanızı sağlıyor size. Şehrin merkezinde tarihi doku korunmuş durumda. Özellikle sevimli bir minik parlamento binası, bir kaç kilise görülebilir yerlerden. Bu dinlendirici sakin ve temiz şehirde 3 gün geçirdikten sonra dönüşe geçiyoruz. Hedefte İspanya’nın dünyaca ünlü tarihi bir kenti var. Toledo.