BREZİLYA 2 – Rio De Janerio – Ağustos 2012

2008 Ocak ayındaki 4 günlük ilk tanışmadan sonra ikinci defa, dünyanın bu en güzel şehirlerinden birisi olan Rio’ya gelmemek ona bu kadar yakınken tabii ki söz konusu bile olamazdı. Paraguay ve İguazu’yu kapsayan turumuzun ilk bölümünü tamamladıktan sonra yine bir TAM seferiyle 1.30.-dk. süren uçuş sonrasında kollarını açıp bizi bekleyen Hz. İsa’ya merhaba dedik yeniden. 4 yıl öncesine göre Rio’daki en büyük fark her şeyin ciddi bir şekilde daha pahalı hale gelmiş olmasıydı ama endişe etmeyin Rio fiyatları hala İstanbul’un altında 🙂 Bu defa kalacağımız oteli daha ciddi bir araştırmayla tespit ettik. Zira tam Copacabana plajının kalbinde yer alan Hotel Astoria Palace konumu itibarı ile bana göre Rio’nun en güzel yerinde bulunuyor. Otelin çatısında küçük bir havuz ve güneşlenme terası da var ama asıl önemlisi buradan manzara olağanüstü. Otelin tam da bu noktasının Rio’yla ilgili bir çok tanıtım resimlerine de ev sahipliği yaptığını bir çok dergi ve benzeri yayında gördüğüm fotoğraflardan hatırlıyorum.

Resim

Ve öncelikle klasik Rio turumuza başlıyoruz. İlk durak kısa bir taksi pazarlığından sonra şehrin sembolü İsa heykelinin bulunduğu Corovado tepesi. Bu tepeye bir süre taksi ile tırmanıyoruz. Bu arada yol kenarından Rio’nun meşhur gecekondu semti olan Favela’lara kuş bakışı bir gözlemde bulunmanız da mümkün. Suç oranının yüksekliğiyle ünlü bu mahalleler Rio’nun bir farklı yüzünü yansıtıyor.

Resim

Taksi yolculuğumuzu belirli bir alanda sonlandırdıktan sonra raylı sistemle yaklaşık 20 dk. tırmanmaya devam ediyoruz. Sonunda dünyanın en ünlü İsa heykellerinden birisi 38 m. lik boyu ve tüm heybetiyle karşılıyor bizi. Özellikle güzel bir havada buraya çıkarsanız, aşağınızda kalan manzaranın seyri de harika olacaktır. Rio coğrafi olarak çok ilginç bir konuma sahip. Arkasını devasa bir dağlık bölgeye yaslayıp enine dar bir alana yerleşmiş dar ve uzun bir şehir. Ama Tanrı’nın buraya torpil geçtiğine hiç şüphe de yok. İsa’nın ayaklarının dibinde 4 bir yana dönüp manzaranın tadını çıkarıp bol fotoğraf çektikten sonra aynı geldiğimiz gibi geri dönüyoruz.

Resim

İkinci durak şeker tepeleri yani Sugarloaf. Kesme şekere benzemesi nedeniyle bu adı alan tepeler küçük ve büyük olarak iki taneler. Teleferikle önce küçüğüne sonra da büyüğüne geçebiliyorsunuz. Özellikle gün batımı saatlerinde ve Rio’nun ışıkları yandıktan sonra manzara çok güzel. Burası Concovado’ya göre daha şehre ve denize yakın olduğu için manzarası da kendine göre daha özel. Her iki durakta da güzel cafe ve restaurant’lar var.

Resim

Resim

Turumuzun devamı yaklaşık 4 km. uzunluğundaki Copacabana plajıyla devam ediyor. Eğer hava güzelse ortalıkta boş yerin kalmadığı, denizin süper tangalı kızlarla dolup taştığı, kum alanın başta futbol, voleybol olmak üzere tam bir açık alan spor sahası halinde olduğunu görüyorsunuz. İnsan ister istemez bu şehirde çalışan hiç kimsenin olmadığını düşünüyor. Öyle ya plaj bu kadar kalabalık iken çalışanlar nerede ? Bu arada bir cafe’de oturup Caipirinha’nızı içerken (Mohito’ya çok benzer bir yerel kokteyl) kumun üzerinde oynanan futbolu ve de voleybolu izlerseniz bu ülkenin bu sporlarda dünyanın tepesinde neden yer aldığı sorunuza da cevap bulmuş olursunuz. Hem de kızlı erkekli birlikte oynuyorlar çoğunlukla.

Resim

Plajın sonunda ufak bir ara geçişle komşu plaj olan İpanema’ya geçebilirsiniz. Komşusu Copacabana’ya göre daha kısa olan bu plaj ve arkasındaki semti şehrin en lüks yerleşim yerlerinden. Caddeler ünlü markaları taşıyan dükkanlarla dolu. Restaurant, gece kulüpleri yan yana dizilmişler. Restaurant demişken Brezilya’nın geleneksel ünlü mutfağı olan churrascaria benim gibi et severler için adeta bir cennet. Bu tür mutfağın en iyi temsilcilerinden birisi de Porcao restaurantlar zinciri. Sembolü gülümseyen bir domuzcuk olan bu zincir Rio’nun bir çok yerinde var. Benim önerim Flamengo’daki. Çünkü yeri ve manzarası çok güzel. Masanızda önünüzde bulunan bir tarafı kırmızı ve diğer tarafı yeşil olan kartınızın yeşil tarafı açık olduğu sürece non stop et geliyor tabağınıza ta ki siz yeter deyip kırmızıya geçene kadar. 4 yıl önce geldiğimizde aynı restaurant’ta her tabağın yanında bir kart ve üzerinde vücudunun her yeri numaralanmış bir inek resmi vardı. Böylece gelen etin hayvanın hangi yeri olduğunu anlayıp, zevkinize göre gelen yeni servisi kabul veya reddedebiliyordunuz. Bu sefer bu kartı göremeyince sorduk ve hemen bir yerlerden çıkarıp getirdiler. Yemekle birlikte şarapları ve üstüne tatlı seçeneklerini asla göz ardı etmeyin derim.

Rio geceleri bir hayli hareketli ve renkli. Buraya gelip Samba görmeden dönmek olmayacağından otelinizin resepsiyonunun da yardımıyla çevrede hem yemeğinizi yeyip hem de Samba show’ unu izleyebileceğiniz yerlere ulaşabilirsiniz kolaylıkla. Gece kulüpleri, disco’lar, çılgın eğlence ve partiler, kısaca her türlü beklentiye cevap veren bir şehirdir Rio.

Resim

Güzel bir botanik bahçesi, meşhur Rio festivalinin sergilendiği Sambadrome görebileceğiniz diğer yerler. Ölmeden önce yapılacak işler listenize bir Rio turu koymayı lütfen ihmal etmeyin.

Resim

 

Yorum bırakın