İTALYA 3 – Floransa – Mayıs 2014

Venedik’ten kalkan trenimiz 2 saat sonra Floransa’nın tarihi merkezine yürüyüş mesafesindeki Santa Maria Novella istasyonuna varıyor. Booking com otelimizin seçilme nedenlerinden birisi de, istasyondan yürüyerek gelmemize imkan sağlayacak bir mesafede olması. Sadece bir kez yol sorarak Laurus Al Duomo oteline varıyoruz. 4 yıldızlı otelimize iki gece konaklama için 473.-€ ödeyeceğiz. Otel Floransa’nın sembolü Duomo’ya 5 dk. yürüyüş mesafesinde ve çatısında kahvaltınızı yaparken güzel bir manzara sağlar konumda. 14. Yüzyılda yapımına başlanan bu katedral büyüklüğü ve görkemiyle şehrin bir çok yerinden görülebiliyor.

DSC01078

Oldukça geniş meydanı turistlerle dolu Duomo’nun.  Aynı zamanda tarihi şehrin de girişinde yer alan katedrali arkamızda bırakarak ünlü şair Dante’nin evinin önünden yürümeye devam ediyoruz. Piazza della Signoria bütün güzelliği ile çıkıyor karşımıza. Adeta bir açık hava sanat galerisine gelmiş gibiyiz. Tam karşımızda Palazzo Vecchio var.

DSC01083

Sarayın önünde Grandük 1. Cosimo atının üstünde bize bakıyor. Hemen yanında Ammannati’nin eseri olan Neptün çeşmesi var. Sarayın kapı girişinde ise Hercules ve Cacus heykelleri yer alıyor. Sarayın sağ tarafındaki kemerli yapının içinde ise elinde canavar Medusa’nın kafası olan Cellini eseri Perseus heykeli, hemen yanında Michelangelo’nun ünlü Davud heykelinin kopyası, (orjinali Accademia’da) Loggia Dei Lanzi ve Sabin kadınlarının kaçırılmasını temsil eden Giambologna’nın ünlü heykeli yer alıyor.

DSC01086

DSC01096

Hepsi de birbirinden ilginç bu heykellerin hemen önündeki set üstü turistlerin oturarak, adeta meydanı yaşadıkları bir bank haline gelmiş. Sarayın içi ziyarete açık ve bir çok ünlü esere ev sahipliği yapıyor. Bir süre oturup etrafı seyrettikten sonra sarayla heykelleri barındıran kemerli yapının arasındaki dar yoldan Uffizi’ye giriyoruz.15. Yüzyıl tarihini taşıyan bu yapı dük 1. Cosimo’nun çalışma ofisleri olarak inşa edilmiş. Bu yapının içi de bir çok ünlü heykel ve tablo ile dolu. Dünyada sanat tarihinin başkenti olarak anılması kesinlikle haklı kılıyor Floransa’yı. Uffuci’den dışarı çıktığınızda ise bir diğer Floransa sembolü ile yüz yüze geliyorsunuz. Ünlü Ponte Vecchio köprüsü.

DSC01101

1345 yılında inşa edilen bu köprü Tanrı’nın bir lütfu sayesinde savaş sırasında bombalardan kaçınmayı başaran tek köprü olmuş. Arno nehri üzerine konumlanan bu köprünün her iki cephesinden de harika fotoğraf verdiğini söylemeliyim. Özellikle köprünün sudaki aksi bu tür fotoğraf çekmeyi sevenler için tam bir biçilmiş kaftan.

DSC01120

Köprünün üzerindeki dükkanların çoğu kuyumculardan oluşuyor. Bir ucundaki Mannelli kulesi köprüyü koruma amaçlı yapılmış. Köprünün öbür yakası dar ve hareketli bir sokakla Palazzo Pitti’ye bağlanıyor. Burada da 1457 tarihli bir saray var. Akşama kadar keyifle dolaşıyoruz Floransa sokaklarında. Sıra akşam yemeğine geldiğinde ise eski bir dostu görmüşçesine sevindiğimiz Hard Rock Cafe’yi buluyoruz. Tarihi merkezin içinde Piazza della Repubblica’da yer alan restaurant dünyadaki örneklerinin en güzellerinden de birisi.

Ertesi gün bu defa Piazza Santa Maria Novella bölgesine ve aynı adı taşıyan kilisesine göz atarak başlayıp, bir önceki gün yaptığımız parkura paralel nehire doğru ilerliyoruz.

DSC01130

DSC01131

Piazza Della Repubblica bölgesine geldiğimizde Santa Trinata meydanı ve ortasındaki antik Roma sütunu üzerindeki adalet tanrıçası Themis tabii ki dikkatimi çekiyor. 🙂

DSC01127

Ardından Ponte Santa Trinita yani Ponte Vecchio’yu fotoğraflayabileceğiniz bir diğer köprü geliyor. Bu bölgede aynı zamanda oto kiralama şirketlerinin sıralandığı bir cadde de var. Floransa sonrasındaki Toscana turumuz için önemli bir detay. Yaklaşık 7-8 ayrı oto kiralama şirketi Via M. Finiguerra caddesi üzerinde sağlı sollu sıralanmış durumdalar. Floransa bir çok kişi için de bir alış veriş cenneti. Özellikle deri çanta, cüzdan ve giysileriyle. Burnundan kıl aldırmayan, pazarlıkta soğuk ve sevimsiz dükkan sahipleri arasından Carlos gibi düzgün olanları da var. Dolayısı ile bizi çantalandıran da (Via del Proconsolo 67/R adresindeki Dante Alighieri dükkanı.) Carlos oluyor. İkinci günümüzün akşamında bizi en çok etkileyen Piazza della Signoria’ya geliyoruz yine. Meydandan nefis klasik gitar sesleri geliyor. Polonyalı sanatçı Tadeusz Machalski gerek klasik ve gerek güncel modern parçaları ile bulunduğumuz atmosferi taçlandırıyor adeta. Gezimizi hatırlamak amacıyla küçük bir masa üzerinde sergilediği CD’lerinden biz de bir tane alıyoruz. Toscana turumuzda aracımızın sesi olacak bu CD.  Artık Floransa süremiz sonuna geliyor ve bir gün öncesinden rezerve ettiğimiz aracımızı almak için yine Duomo yönünden nehir yönüne yürüyerek şehrin tüm güzelliğini bir kez daha içimize çekiyoruz.

 

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Nihal dedi ki:

    Semih’ciğim, her zamanki gibi samimi bir dille, gitme niyeti olanlara gerçek bir rehber gibi yararlı bilgiler veren, gidemeyenlere de en azından hayallerinde canlandırabilecekleri ayrıntılar ve görsellik sunan bir yazı olmuş. Severek, özenerek ve arkadaşlığımızdan onurlanarak okudum yine. Sağolasın. Sevgiler.

    1. semihbolca dedi ki:

      Sevgili Nihal’ciğim
      Her zamanki gibi cesaret veren nazik yorumunu mutlulukla okudum. Çok zarifsin canım arkadaşım, teşekkür eder aynı onur ve gururla öperim o güzel yanaklarından

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s