İTALYA – Roma – Mart 2015

2015 yılı için aldığımız her ay, bir küçük gezi programı kararı gereğince Mart ayına da 3 günlük bir Roma turu düştü.
Uçak seçiminde bu defa Pegasus’un fiyatları daha uygun olduğundan tercihimizi bu yönde kullandıktan sonra, sıra otel seçimine gelmişti.
Roma’nın tarihi dokusunu iyice hissedip, olabildiğince de yürüyerek gezileceğini düşündüğümüzde otelin öncelikle yeri önem arz ediyor. Şöyle kabaca Vatikan, Pantheon ve Colosseum bölgelerini bir çizgi halinde düşünürseniz Pantheon’un üst kısmında kalan ve diğer iki yere hemen hemen aynı mesafede bulunan İspanyol meydanı merkezi bir konum oluşturuyor. Yani Piazza Di Spagna. Bir diğer ifadesiyle İspanyol Merdivenlerinin bulunduğu bölge. Bu nedenle otelimizi adından da anlaşılacağı gibi hemen merdivenlerin çıkış noktasında bulunan Hotel Scalinata Di Spagna olarak belirledik. Sevimli bir butik otel olan bu yapının oldukça tarihi bir binada bulunduğunu ve gecelik ücretinin de 150.-€ civarında olduğunu belirtelim.
Otel personelinin (özellikle güzel Anastassia’nın) ilgili ve yardımcı olduklarını da ilave edelim. Otel isteğimiz üzere bize bir minibüs göndererek hava alanı transferimizi de 80.-€ karşılığında halletti. Bu gezide 5 kişiyiz.
Otele bir akşam üstü saatlerinde vardıktan sonra kendimizi dışarı attığımızda Roma’nın ısırıcı ayazı ile de tanışmış olduk. İlerleyen günlerde yağmur sıkıntımız olmasa, hatta hava bayağı bir güneşli hale de gelse bu rüzgar hiç eksik olmayacak maalesef.
İspanyol merdivenlerinden inmeye başlayarak Roma gezimize de başlamış olduk. Merdivenler her zamanki gibi son derece hareketli. Merdivenlerin sonu alış verişiyle ünlü Via Del Corso caddesine çıkıyor. Bu caddeyi tamamen geçip, artık havanın da kararmasıyla geldiğimiz Piazza Del Popolo meydanına bakan Rosati Restaurant’ı gözümüze kestiriyoruz. İtayla demek yemek demek. 🙂 Güzel yemeğimize özlediğimiz Toscana şarabı Chianti Classico eşlik ediyor. Dominic Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu öğrendiğimiz sevimli garsonumuz Juan’da yemeğin keyifli geçmesi için elinden geleni yapıyor. Belki de Roma’daki ilk yemek olduğundan biraz fazla kaçırıyoruz ama değiyor. Dönüşte yine bir Roma klasiği olan ünlü Aşk Çeşmesine de uğruyoruz (Fontana Di Trevi) ama çeşme uzun süredir restorasyonda ve etrafı çevrili boş bir halde olunca, pek bir seyri de olmuyor.
Ertesi günkü turumuz Vatikan müzesi, Sistine Şapeli ile başlayacak. Oteldeki Anastassia’nın uyarısıyla müze önündeki uzun kuyruktan kurtulmak için giriş biletlerimizi internet üzerinden alıyoruz ki doğru bir iş yaptığımız metro ile ulaştığımız müzeye gelince de ortaya çıkıyor zaten. 15. Yüzyılda yapılan şapel ve müze son derece zengin ve etkileyici.

DSC02235

Antik Mısır müzenin en çok ilgimizi çeken bölümü oluyor ama hepimizin aklında Adem’in doğuşunun hikayesini anlatan Michalengelo’nun ünlü tavan resmi var. Nitekim bu bölüme geldiğimizde müthiş bir kalabalık, fotoğraf yasağı ve sürekli duyulan “sessiz olun” uyarılarından herkesin favorisinin de burası olduğu anlaşılıyor. Zor bela sıkıştığımız bir yerden son derece etkileyici tavan resim ve fresklerini incelemeye çalışıyoruz. Eğer salonun kenarında bulunan banklarda oturacak bir yer bulabilirseniz, bu seyrin en rahat yapılan yerini de bulmuş olacaksınız. Turumuz Vatikan’ın ünlü San Pietro meydanı ile sürüyor.

DSC02246

Sırada Melekler kalesi Castel Sant’ Angelo var. Vatikan’a karşıdan bakan bu yapı M.S 139 yılından beri oldukça başarılı korunmuş halde.

DSC02248

Kalenin burçlarından Tiber Nehri ve oldukça geniş Roma manzarası görülüyor.

DSC02254

Üzerindeki melek heykelleriyle ünlü Sant’Angelo köprüsünün de yukarıdan görünümü daha etkileyici.

DSC02252

DSC02255

Kalede bir kahve molası verdikten sonra tura Pantheon ile devam ediyoruz. Eski bir pagan tapınağı iken yanan ve M.S 120 yılında yeniden yapılan ve Roma’nın en iyi korunmuş tapınağı kabul edilen bu eser de çok güzel.

DSC02263

DSC02268

Tanrıların tapınağına ev sahipliği yapan Piazza Navona oldukça kalabalık. Sırada ünlü Roma dondurmasının tadına bakmak var. Ayrıca Prosecca ve Spitz gibi İtalya’ya özgü içkileri de fırsat buldukça tadıyoruz.

DSC02270

Akşam yemeğine doğru yolumuz otelimizin bulunduğu İspanyol meydanına doğru düşünce gözümüze şık görünen Doris Restaurant’a giriyoruz. Şefimiz Carmine bizi çok güzel karşılayıp harika bir ziyafet çekiyor. Favori şarabımız VII. Clementine (Toscana’nın Chianti Classico’larından) ile oldukça keyifli bir yemek ile bu günümüzü de tamamlıyoruz.

Roma’daki son günümüze metro ile Colosseum’a giderek başlıyoruz. Gladyatörlerin kanlı sirki ünvanıyla tanınan bu etkileyici antik yapının tarihi M.S 72’ye dayanıyor.

DSC02276

Yıllar önce Roma’ya ilk geldiğimde heyecanla içine girdiğim bu arena’nın beni hayal kırıklığına uğrattığını hatırlayarak arkadaşlarıma da içeri girmelerini önermiyorum. Colessum’u dışarıdan seyretmek çok daha güzel.

DSC02280

Bir süre oturduktan sonra antik Roma’nın merkezi olan Forum’a doğru şöyle bir niyetleniyor olsak da yorgunluk ve sert rüzgar bizi engelliyor. Şehrin sempatik ulaşım araçlarından sepetli bisikletlere binerek yönümüzü yeniden Pantheon’a çeviriyoruz.

DSC02285

Yolumuz üzerinde beyaz mermerden yapılmış haliyle devasa Vittorio Emanuele anıtı var. Roma’lıların çok da sevmedikleri bu yapının beyaz rengi ve abartılı mimarisiyle şehrin genel dokusuna uygun olmadığına dair bir görüş var. 19. Yüzyıl tarihiyle yeni sayılabilecek bu yapının zamanında faşist diktatör Mussolini’nin sarayı olduğunu da öğreniyoruz.

DSC02287

Piazza Navona’daki öğlen yemeğimizi Via Del Corso’daki alış veriş takip ediyor. Çok sevdiğim Camicie 7 gömlekleri sadece İtalya’ya özgü ve bu cadde de iki dükkanı birden var. Akşam olunca da dünkü güzel yemeğin etkisiyle soluğu yine artık arkadaşımız olan Carmine’nin Doris Restaurant’ında alıyoruz. Bu sefer kendimizi tamamen Carmine’ye emanet ediyoruz ve hiç de haksız çıkmıyoruz.

Böylece iki tam ve bir yarım günden oluşan keyifli bir gezinin de sonuna gelmiş oluyoruz, dönüş günü yine otelin minibüsü bizi hava alanına geri götürüyor. Kısa bir free shop alış verişi sonrasında İstanbul yolundayız. Bu gezide ben ve aşkıma eşlik eden eski dostum Yunus ve tatlı eşi Sevim ile yine eski bir dost olan Ceyhun’a teşekkür ediyorum.

 

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Ceyhun Özgören dedi ki:

    Herkese iyi akşamlar, 40 Yıllık sınıf arkadaşım ve kadim dostum Semihle gezmenin ayrıcalığı anlatılmakla bitmez.Muhteşem bir planlama, Hiç bir zamanı boşa geçirmeden dolu dolu gezmece.İnanın dostlar ve gezi severler böyle bir gezi Tur programlarında yok..Ben şanslıydım , Çünkü böyle bir arkadaşa sahiptim ve beni Roma gezisine davet etti..Ama sizlerde onun bu Gezi Rehberi blogunu takip ederek ve el kitabı yapmanız gereken kitabını alarak , Dünyanın pek çok yerini, en ucuza, en iyi şekilde gezmenin SIRRINA sahip olursunuz.Roma gezimizde en uygun Fiyatlarla, En iyi Restoranlarda yemek yeyip, kuyruklara girmeden , beklemeden gezmenin keyfini çıkardık.herkese iyi geziler dilerken Sevgili arkadaşıma beni gezisine alarak Onurlandırıp ,Mutlu ettiği için kucak dolusu Teşekkür ve Sevgilerimi sunuyorum……
    Ceyhun Özgören

    1. semihbolca dedi ki:

      Sevgili arkadaşıma zarif ve biraz da abartılı yorumlarından dolayı çok teşekkür ediyorum 🙂

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s