Noel öncesi Avrupa’nın nasıl da ışıl ışıl olduğunu ve havasının, ambiansının bile farklı olduğunu bilirsiniz. Bu nedenle seçtik bir Avrupa klasiği olan Viyana’yı. Aşkımın görmediği Viyana’yı ben de göreli 30 yılı geçmişti.
Her zamanki gibi THY ile 2 saat civarı bir uçuşla ulaştığımız Avusturya’nın başkentinde hava alanından otelimize yarım saat içinde vardık taksi ile. Şehrin merkezi konumuna yakın olması nedeniyle seçtiğimiz Austria Trend Hotel Rathauspark Wien şehrin Rathaus bölgesinde. 3 gece kalacağımız bu otele 412.-€ ödeyeceğiz. Kaldığımız sürece otelimizden son derece memnun kaldığımızı da ifade edelim bu arada.
Otele yerleşme sonrasında sokaklardayız hemen. Avrupa’nın en büyük christmas marketi olarak ilan edilen Wienna Christmas Market otelimize oldukça yakın ve sadece iki sokak altımızda.
Hava bir aralık ayı itibarıyla soğuk ama kuru bir soğuk, iyi giyindiğinizde sorun olmuyor.
Christmas Market tam bir ışık şöleni ve son derece kalabalık. Çeşitli hediyelik eşya satan dükkanların yanı sıra yiyecek içecek sektörü de iş başında. Bira ve Avusturya’ya özgü çeşitli alkollü içecek satıcılarının önünde uzun kuyruklar var.
Marketi gezip bol fotoğraf çektikten sonra akşam yemeği için belirlediğimiz marketin hemen bir alt caddesi üzerindeki Landtmann restauranta yöneliyoruz. Restaurant üzerinde THY reklam filminin oynatılıyor olması da küçük bir sürpriz oluyor bize. Keyifli bir yemek sonrası otele dönüyoruz.
Viyana’da uzun bir süre yaşadıktan sonra yurda dönen arkadaşlarımız Serdar ve Mine tamamen tesadüf eseri bizimle aynı tarihlerde buradalar. Viyana’nın yerlisinden farkı olmayan arkadaşlarımızla ertesi günün akşam yemeği için sözleşiyoruz.
Sabah kahvaltı sonrası düşüyoruz yollara. Viyana tam bir noel arifesi pırıltısı içinde oldukça kalabalık ve hareketli. Yeme içme ve alış veriş tüm hızıyla devam ediyor.
Şehri gezme konusunda yaptığımız planda ilk sıra da şehrin ünlü katedrali Stephansdom var. Dışarıdan olduğu kadar içerisiyle de görkemli bu katedral Romanesk batı cephesi, Gotik kulesi ve Barok altarıyla üç mimari tarzı bir araya getirmiş. Katedral 1240 yılında başlayan hayatında bugünkü görünümüne 1578’de ulaşabilmiş.
Katedralin tam karşısında yer alan Haas Haus isimli modern alış veriş merkezi bir çok Viyana’lının tepkisini almış. Zira 1990 tarihli bu binanın bölgenin tarihi dokusuna zarar verdiği düşünülüyor. Katedralin alt tarafındaki Rotenturmstrasse caddesinden Lugeck meydanına kadar olan yol üzerinde bir çok alış veriş merkezi, kafe ve restaurantlar var. Ünlü Hawelka Cafe bu bölgede.
Fleischmarkt caddesine döndüğünüzde ise 11 numaralı Griechenbeisl restaurantı görmeden geçmeyin. Viyana’nın en eski meyhanesi olarak adlandırılan bu yapı içindeki tüm tarihini koruyor. Zamanında Mozart, Beethoven, Schubert ve Strauss buranın müdavimlerindenmiş.
Geldiğiniz yoldan gerisin geriye katedrale dönüp aynı yönde devam ederseniz şehrin bir diğer ünlü caddesi olan Karntnerstrasse’ye gelirsiniz. Ünlü markalarla çevrelenmiş bu caddenin hemen devamındaki Philharmoniekerstrasse ise ünlü tarihi Sacher oteli ve altındaki aynı adı taşıyan pastahanesine ev sahipliği yapıyor. Meşhur çikolatalı bir tart olan Sachertorte’yi yemek için önünde uzun kuyruklar oluşan bu pastahane de görülmeyi hakkeden yerlerden.
Şehrin bir başka güzel tarafı da Herrengasse bölgesi. 18. yüzyıl tarihli Freyung pasajı, birinci dünya savaşından kalma Cafe Central Wien ve Ferstel sarayının duvarları görülmeye değer yerlerden.
Tüm günümüzü, anlattığım bölgelerde bol yürüyüşle tamamladıktan sonra sıra akşam yemeği için sevgili Mine ve Serdar’la buluşmaya geldi. Arkadaşlarımız bizi şehrin merkezinin biraz dışında metro ve otobüsle ulaştığımız Weingut Fuhrgassl – Huber adlı restaurant’a götürdüler ki neredeyse tamamı Viyana’lılarla tıka basa dolu bu restaurant’da şinitzelin tadına vardık. Eğer gerçek bir Viyana mutfağı hedefiniz varsa Neustif am Walde 68 adresindeki bu restaurantı kaçırmayın. Üstelik fiyatları da son derece makul.
Viyana’daki son günümüzde 13. Yüzyıl tarihli Hofburg sarayı var. Özellikle kraliçe Elisabeth’in ki tüm dünya onu Sissi olarak tanır, trajik yaşam öyküsü bu saraya farklı bir imaj veriyor. Filmlere konu olan Sissi’nin izlerini sarayın hemen her yerinde görüyorsunuz.
Hofburg’un hemen devamında Schönbrunn sarayı güzel ve geniş bahçeleriyle yer alıyor.17. Yüzyıl tarihli bu eserin bahçesinden yürüyerek bir başka saraya doğru yol alıyoruz.
Saray çıkışında hemen yakın mesafedeki Belvedere sarayı şehrin sembol yapılarından. Prens Eugene’nin yazlık sarayı olarak da bilinen yapı 1716 tarihli ve tüm turistlerin önünde fotoğraf çektirmek için sıraya girdikleri görkemli bir eser. Sarayın içini ayrıca görmedik ama etkileyici olduğu söyleniyor.
Saray turları sonunda yorgunluk kahvemiz yine şehrin sembol cafelerinden Griensteidl’de.
Viyana’daki son gecemizde Himmelpfortgasse 3 adresindeki Danieli restaurant bizi ağırlıyor. Son derece kaliteli bir İtalyan mutfağı ile bu keyifli gezimizi noktalarken 2015’i geride bırakıyoruz.
2016 yılı yeni bir ülke ile başlayacak. Dominic Cumhuriyeti gezimizin heyecanı çoktan bizi sarpa sarmış durumda.